MENÜ
24° Açık
  • EURO
  • DOLAR

İŞTE KIRŞEHİR’İN YER ALTINDAKİ 6 HAZİNESİ

Kırşehir tarihi ve doğası itibariyle birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, tarihi değerlere sahip bir il. İlimizde şimdiye kadar bulunan arkeolojik eserlerin başlıcaları Büklükale, Yassıhöyük, Kaman Kalehöyük, merkez Kalehöyük, Malkayası ve Kurutlu’da kazı çalışmaları devam ediyor. Arkeolojik kazı çalışmaları sonucunda yüzyıllar öncesine dayanan bilgiler ve bu topraklarda yaşamış medeniyetler gün yüzüne çıkıyor. İşte kazı çalışması yapılan arkeolojik […]
Akçakent - 26 Temmuz 2019 11:14 A A

Kırşehir tarihi ve doğası itibariyle birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, tarihi değerlere sahip bir il. İlimizde şimdiye kadar bulunan arkeolojik eserlerin başlıcaları Büklükale, Yassıhöyük, Kaman Kalehöyük, merkez Kalehöyük, Malkayası ve Kurutlu’da kazı çalışmaları devam ediyor.

Arkeolojik kazı çalışmaları sonucunda yüzyıllar öncesine dayanan bilgiler ve bu topraklarda yaşamış medeniyetler gün yüzüne çıkıyor. İşte kazı çalışması yapılan arkeolojik bölgeler ve son durumları…

BÜKLÜKALE

Büklükale, Kırıkkale İli, Karakeçili ilçesine bağlı Karakeçili beldesinde, Ankara’dan Kaman’a giden otoyolun Kızılırmak’ı geçmeden hemen sol tarafında yer almaktadır. Ankara’nın yaklaşık 100 km güneydoğusunda ve Kaman’da yer alan Kaman Kalehöyük Arkeoloji Müzesinin 50 km batısındadır.

Büklükale Kızılırmak’ın en dar bölümlerinden birinde yer alır. Bu alanda ırmağın hemen üzerinden 13.yy Selçuklu dönemine ait Çeşnigir köprüsü adı verilen bir taş köprü geçmektedir.Ayrıca konumu itibari ile Orta Anadolu da ki önemli geçiş noktalarından birinde bulunan Büklükale’de şuan su altında kalan Roma dönemine ait köprü kalıntıları bölgenin yüz yıllardır yerleşim yeri olarak tercih edildiğinin göstergesidir.

Büklükale ören yeri aşağı şehir ve yukarı şehir olmak üzere iki arkeolojik alandan oluşmaktadır.

Şimdiye dek yapılan kazılarda, 1. Kat: Osmanlı Dönemi, 2. Kat: Demir Çağı, 3. Kat: Geç Tunç Çağı, 4. Kat: Eski Tunç Çağı olmak üzere dört kültür katı tespit edilmiştir.

Özellikle 3.Kat buluntularından Anadolu’da ilk Cam eser olabilecek Cam şişe ve Hitit İmparatorluk dönemine tarihlenen Çivi yazılı tablet önemli buluntular arasındadır.

Alanda Geç Demir Çağına tarihlenen Helenistik dönem malzemeleri de tespit edilmiştir.

Süregelen Manyetik araştırmalar ile de aşağı şehrin sınırlarının tespit edilmesi hedeflenmesi ile birlikte ayrıca, aşağı şehirde yapılan jeomanyetik araştırmalarda, Hitit dönemine ait şehir suru ve kapısı da tespit edilmiştir. Böylece, Büklükale’nin M.Ö. 2. bin yılın ikinci yarısında, yani Hitit İmparatorluk Çağı’nda önemli bir şehir merkezi olduğu açığa çıkarılmıştır.

YASSIHÖYÜK

Ankara-Kırşehir 260 Nolu devlet karayolunun hemen kuzey kenarında yer alan Yassıhöyük, Kırşehir şehir merkezine yaklaşık 20 km mesafede yer alan Çayağazı beldesine bağlı, Doğu-Batı yönünde 625m genişliğinde 13 m yüksekliğinde oval görünümlü yassı bir höyüktür. Yassıhöyük Kaman ilçe merkezinin ise hemen hemen 30 km doğusunda yer almaktadır.

1986 yılından itibaren Japon Anadolu Arkeoloji Ensititüsü tarafından Kaman ve çevresinde başlatılan yüzey araştırmaları sonucunda tespit edilen Yassıhöyük’te, yüzeyden toplanan malzemeler ve jeomanyetik veriler sonucunda Helenistik Dönem, Demir çağı, Orta Tunç Çağı, ve Eski tunç Çağına ait kültürler tespit edilmiştir.

Özellikle Jeomanyetik araştırmalar sonucunda höyüğün orta kısmında büyük bir yapı kalıntısına rastlanmıştır.

Üç yıldır yapılan kazı çalışmaları sonucunda yukarıdan aşağıya doğru höyükte, 1.Kat (1.-3. yapı katı): Demir çağı, II. Kat: Orta ve Erken Tunç Çağı  olmak üzere iki kültür katı içerinde, dört yapı katı tespit edilmiştir.

Kazı çalışmaları sonucunda ele geçen buluntular değerlendirildiğinde 1.Katın üç yapı katı içersinde tespit edilen mimari kalıntılar dışında özellikle madeni buluntular dikkati çekmektedir. Küçük bir altın küpe ve spiral dışında, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde bir benzeri bulunan hiyeroglifli kurşun levha ile fibulalar, okuçları ve iğneler 1. Kattan ele geçen buluntular arasındadır.

Höyükte 2. Kat ise özellikle mimari kalıntıları ile dikkati çekmektedir. Mezopotamya mimarisini anımsatan avlu etrafı yapılaşmanın olduğu büyük bir saray kalıntısı ortaya çıkmasıyla birlikte, duvarların çoğunda kalın kil sıva kullanıldığı görülmüştür. Ayrıca bu katta büyük bir yangın izine rastlanmış, bu sayede iyi korunmuş kömürleşmiş ağaç hatıllar tespit edilmiştir.

Ele geçen mühür baskısı gibi küçük buluntular, Yassıhöyük’ün Asur ticaret Kolonileri Çağının erken safhalarına tarihlenebileceğini göstermektedir.

KAMAN KALEHÖYÜK

Kaman-Kalehöyük, Kırşehir İli, Kaman İlçesi, Çağırkan Beldesi’nde, Ankara’nın yaklaşık 100 km güneydoğusunda, Kaman İlçesi’nin 3 km doğusunda ve Ankara’yı Kayseri’ye bağlayan 260 No’lu Devlet Karayolu’nun hemen güneyinde bulunmaktadır. Kaman-Kalehöyük, 280 m çapında, 16 m yüksekliğinde, havadan yuvarlak, yandan trapezoid görünümlü orta boy bir höyüktür.

Höyüğün hemen güneyinden ‘Göçmen Yolu’ veya ‘İpek Yolu’ denilen eski bir yol geçmektedir. Doğu ve batı kenarını ise güneyden kuzeye doğru akan iki küçük çay sınırlandırır. Su kaynaklarının höyüğün yakınında bulunmaları, insanların yerleşim amacıyla bu alanı seçmelerindeki en önemli etkenlerden biri olmalıdır.

Japonya Ortadoğu Kültür Merkezi tarafindan, 1985 yılı Temmuz-Eylül aylarında Kaman-Kalehöyük ve civarında yürütülen yüzey araştırmaları sırasında toplanmış seramik ve diğer buluntular değerlendirilerek, höyüğün topografik haritaları tamamlanmıştır.

Yapılan çalışmalarda, bu alanda Orta Çağ’dan Eski Tunç Çağı’na kadar uzanan kültür tabakalarının varlığı saptanmıştır. Bu çalışmaların sonucu olarak 1986 yılında kazı çalışmalarına başlanılmasına karar verilmiştir.

Japonya Ortadoğu Kültür Merkezi Şeref Başkanı, Altes Prens Takahito Mikasa, arkeolojik kazıların başlangıcını işaretleyen törende ilk kazmayı Kalehöyük’de 31 Mayıs 1986 tarihinde toprağa vurmuştur. Kaman-Kalehöyük’te kazı çalışmalarına o tarihten günümüze dek aralıksız olarak devam edilmektedir.

Kazıların yanı sıra, İç Anadolu’da yüzey araştırmaları da Japon Anadolu Arkeoloji Enstitüsü tarafından yürütülmektedir.

Höyük aşağıya doğru kazıldığında, geçmişteki insanların yaşamlarına ait yapıların ve çeşitli başka kalıntıların üst üste katmanlaşmış olduğu görülür. Kazı çalışmaları, bunların düzenli olarak sıralanarak, binlerce yıllık kronolojik gelişimin ortaya çıkartılmasını sağlamaktadır.

Günümüze dek yapılan kazılarda höyükte dört kültür katı tespit edilmiştir.

Bunları özetle belirtecek olursak:

I.Kat (1a-1b evreleri olmak üzere) 15.-17.yy Osmanlı, Bizans ve Selçuklu Beylikler Dönemi,

I.Kat ve II.kat arasında kalan ve M.S.15 yy ile M.Ö. 4yy arasında yer alan iskansız dönem,

II.Kat (IIa-b-c-d evreleri olmak üzere) M.Ö. 12. yy.’dan M.Ö. 4. yy.’ın ikinci yarısına kadar süren dönemi kapsayan Demir Çağı,

III.Kat (IIIa-b-c- evreleri olmak üzere) M.Ö.20.yy’dan 13.yy’ a kadar olan dönemi kapsayan höyükte tam tespit edilemesede Hitit İmparatorluk Çağı, Eski Hitit Krallık Çağı ve Asur ticaret kolonileri Çağı olarak görülür.

Son olarak ise IV. Yapı katı (IVa-b evreleri olmak üzere) M.Ö. 2200-2000’e, yani Eski Tunç Çağı’na geçiş evrelerine tarihlendirilmektedir.

Ayrıca, Eski Anadolu Kronelojisinde Hitit İmparatorluğu’nun çökmesinden sonra göç eden kavimlerin Ege’de Aiol ve İon kentlerini kurmalarına kadar uzanan zaman birimini içeren ve yerleşim ile kültür izi içermeyen bununla paralel olarak önemli bir sorun şeklinde karşımıza çıkan döneme Karanlık Çağ adı verilmektedir. Yapılan çalışmalarda şu görülmektedir ki Kalehöyük’te Karanlık Çağa ait yaşam izlerine IId tabakasında rastlanmıştır.

İşte bu Arkeolojik ve tarihi çalışmaların temelini oluşturan kronolojinin açığa çıkartılması, Kaman-Kalehöyük kazı çalışmalarının da birinci hedefini oluşturmaktadır. Kazı çalışmalarının bir diğer hedefi de, her döneme ait yerleşim şeklillerini, yaşam tarzılarını ve sosyal koşulları öğrenerek, ortaya çıkartmaktır.

Zengin kültür katlarına sahip Kalehöyük’te oldukça renkli buluntularda dikkati çekmektedir. Bunlardan M.S.17.yy’a tarihlenen Çin’den ithal porselen ve Polonya sikkeleri Doğu-Batı ticaretini göstermesi açısından önemlidir. Aynı zamanda M.Ö. I.Bin ve II.Bin’e tarihlenen ithal mühürlerde bu ticaretin köklerinin çok eski zamanlara dayandığının göstermesi açısından önemlidir. Höyükte bol miktarda çıkan çanak çömlek ve madeni buluntuların dışında Asur Ticaret Kolonileri Dönemine tarihlenen ve ekonomik özellik taşıyan Kil tablet önemli buluntular arasındadır. Ayrıca bulunan eserler, Kalkolitik ve Neolitik Çağ’a ait tabakaların da açığa çıkartılacağını göstermektedir.

MERKEZ KALEHÖYÜK

İlimiz Merkez, Kuşdilli Mahallesinde bulunmaktadır. Halk arasında “Kale” adıyla anılmaktadır. Höyüğün üzerinde Cumhuriyet döneminde yapılmış bir okul ve Selçuklu dönemine ait Alaeddin Camii bulunmaktadır.

Hemen kenarında akan Kılıçözü deresinin varlığı ve verimli topraklara yakın olması sebebiyle Kalehöyük, tarihin her döneminde iskan görmüştür. Höyüğün eteklerinde Kırşehir ticaretine hareket katan dükkânlar yer almaktadır. Uzun Çarşı olarak isimlendirilen bu dükkânlar, yüzyıllardan beri Kırşehir ticaretini ayakta tutmaktadır. 2009 yılında, yüksekliği 17 m olan Kalehöyük üzerinde, Kırşehir Müzesi Başkanlığında, Ahi Evran Üniversitesinin bilimsel danışmanlığında kazı çalışmaları başlatılmıştır. Bugüne kadar yapılan kazı çalışmalarında Osmanlı, Selçuklu, Bizans, Roma ve Hellenistik tabakalarına rastlanmıştır.

Höyük üzerinde 7 metrelik bir derinliğe inilmiştir. Çalışmalar sırasında pişmiş toprak kaplar, pitoslar, süs eşyaları, öğütme taşları, ağırlık ve ağırşaklar ile pendantlar (kolye) ele geçirilmiştir.

MALKAYA

Malkaya (Malkayası) Kırşehir’in yaklaşık 14 km. kuzeybatısında, Sevdiğin ve Yağmurlukale Köylerinin arasındaki Emirburnu tepesinin yamacındadır. Kıraç bir arazinin ortasında bulunan bu üzeri düz, büyükçe kaya blokunun 4 yüzeyinde de Luvi hiyeroglifi ile dağınık olarak yazılmış bir yazıt yer almaktadır. İşaretlerin herhangibir sıra izleyip izlemediği belirgin değildir. Bazı bölümleri ağır hasar görmüş olan yazıtın kuzey yüzdeki bölümü nispeten daha iyi korunmuştur ve biraz daha uzundur.

Yazıt üzerindeki ilk çalışmayı H.Th. Bossert yapmıştır. Hawkins and Weeden tarafından yapılan en son çalışmada prens ” ..-ziti, Ura-Tarhunda’nın oğlu” ve prenses “..-parinaya” isimleri belirlenmiştir. Ancak unutulmamalıdır ki prens ve prenses unvanları mutlaka kral çocuğu anlamına gelmemektedir. Birçok Hitit devlet görevlisi ve kraliyet ailesi üyeleri de bu unvanları kullanabilmektedir. İsimler kaya blokunun diğer yüzlerinde de tekrar edilmiştir.

Paleografik nedenlerle yazıt İmparatorluk dönemine tarihlenmektedir. Hazine arayıcıları kaya blokuna oldukça zarar vermiş, altını kazmış ayrıca birkaç yerinden dinamitlemişlerdir.

KURUTLU

Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izinleri ile Kalehöyük Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü başkanlığında ve Ahi Evran Üniversitesi Antropoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. A. Cem ERKMAN’ın bilimsel başkanlığında, Kaman İlçesi, Savcılı Kurutlu Köyü, Lodalı Tepesi kazı çalışmaları; 2011 yılında yüzey araştırmaları ile başlamış, 2014 yılında kurtarma kazısına dönüşmüş ve 2015 yılında Doç. Dr. A. Cem ERKMAN’ın başkanlığında, Bakanlar Kurulu Kazısı olarak devam etmektedir. Doç. Dr. A. Cem ERKMAN tarafından bölgede yapılan Yüzey Araştırmaları sırasında, Hirfanlı Baraj Gölü kıyılarında (Lodalı Tepesi Mevkii), önemli yoğunlukta Fosil Lokalitesi tespit edilmiş, fosil lokalitesinin kurtarılması ve bölgede omurgalı fosil yataklarının belirlenmesi ve yine bölgenin Neojen Dönem’deki durumu, faunası ve yaşam özellikleri hakkında bilgiler edinilmesi amacıyla kazı çalışmaları gerçekleştirilmiştir.

Kurutlu Fosil Lokalitesi Kurtarma Kazısı çalışmaları sonunda;
1- Gergedangiller
2- Atgiller
3- Boynuzlugiller
4- Zürafagiller
5- Domuzgiller
6- Primat
7- Fil
örneklerine ait fosil buluntuları ele geçmiştir. Ele geçen fosiller üzerindeki bilimsel çalışmalar hâlen devam etmekte olup, kazı çalışmalarının önümüzdeki yıllarda da sürdürülmesi planlanmaktadır.

 

Comments

comments

Bu haber 16034 kez okundu.
Akçakent - 11:14 A A
BENZER HABERLER

YORUM BIRAK

YORUMLAR

Hiç yorum yapılmamış.