Danıştay: Yüz tanımayla mesai kontrolü Anayasa’ya aykırı
Sayın Rektör Vatan Karakaya’nın Çalışan Gazeteciler için verdiği Nazik davet vesilesi ile girdiğimiz SKS DAİRE BAŞKANLIĞI YUNUS EMRE TOPLANTI SALONU girişinde bulunan yüz tanıma sistemi dikkatimizi çekti.
İlk bakışta teknolojik bir gelişim olarak görünse de işin aslı ANAYASAYA VE İNSAN HAKLARI BİLDİRGESİNE göre yasal değil ve ÜLKEMİZDE YÜZLERCE YÜRÜTMEYİ DURDURMA KARARI ALMIŞ BİR UYGULAMA.
2010 yılından bu tarafa defalarca kurulduğu yerden mahkeme kararıyla kaldırılmak zorunda bırakılan Türkiye’nin her yerinde uygulanmaktan kaçınılan, MOBİNG olduğu kesin olan bir uygulamayı Kanun tanımaz bir keyfiyetlikle 1 sene önce Ahi Evran Üniversitesi SKS daire başkanlığına kurulan sistem,Süleyman Çelik’in uygulamaya koyduğu işlerden bir tanesi.
Wc ye gitmek için bile yüz okutmak zorunda bırakılan Devlet memurlarına bu yapılan modern görünümlü çağ dışı uygulamaya Süleyman Çelik yüz okutuyor mu ?
Haber içeriğine koyacağımız yüzlerce Danıştay kararından bir kaçını Hukuk müşavirliğine okutursanız İnsan Haklarına aykırı hareket edildiğinin farkına varacaksınız ve sorumluların Kanun dışı Mobinglerine son verirsiniz.
Bu uygulamadan Rektör hocamın haberi var mıdır?
Uygulamadan haberi varsa, yasal olmadığından haberi var mıdır?
Haberi yoksa, İddia edildiği gibi Üniversiteyi Süleyman Çelik mi yönetmektedir ?
İki gün önceki Haberimize inceleme başlatan Namuslu, dürüst, ilkeli yöneticilere teşekkür ederek bu konununda üzerinde de duracaklarına şüphemiz yoktur.
KİŞİSEL VERİLER KULLANILARAK MESAİ TAKİBİ YAPILAMAZ
Örnek:
T.C. DANIŞTAY Onbirinci Dairesi |
||
Esas No | : 2017/816 | |
Karar No | : 2017/4906 | |
Tarih | : 13.06.2017 |
ÖZET : |
|
İÇTİHAT METNİ
ÖZET :
Personelden kişisel veri alınması kapsamında olan “yüz tanıma sistemi” ile mesai takibi uygulamasının, kamusal alanda da olsa “özel hayatın gizliliği” ilkesi kapsamında bulunduğuna, toplanan verilerin ileride başka bir şekilde kullanılamayacağına dair bir güvencenin mevcut olmamasını da göz önünde bulundurarak, “yüz tanıma sistemi” ile mesai takibi uygulamasının anayasal ilkelerle bağdaşmıyacağı hk.
İstemin Özeti : İstanbul 6. İdare Mahkemesince verilen 26.12.2014 tarih ve E:2013/2241; K:2014/2504 sayılı kararın; davacı tarafından, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi …. Düşüncesi: Mesai takibi amacıyla yüzün belirli referans noktalarının alınarak bu verilerin sisteme kaydedilmesi, daha sonra personel geçişlerinde mevcut veri ile, o esnada alınan görüntünün karşılaştırılmak suretiyle eşleştirilmesi mantığına dayanan “yüz tarama” uygulamasında, kişinin görüntüsünün veri tabanında kaydedilmesi, niteliği itibarıyla kişisel veri alınması olduğundan; “özel hayatın gizliliği” kapsamında değerlendirilmesi gereken davalı idare işleminin Anayasal ilkelerle bağdaşmadığı, belirtilen nedenle temyizen incelenen ve dava konusu işlemi hukuka uygun bulan davanın reddi yönündeki mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA |
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince, Danıştay Başkanlık Kurulunun 29.12.2016 tarih ve K:2016/72 sayılı kararı uyarınca Dairemize devredilen dosya incelenerek, işin gereği görüşüldü:
KARAR :
Dava, davalı idarenin toptancı hali biriminde görev yapan personelin mesai takibinin sağlanması amacıyla başlatılan yüz tarama sistemi uygulamasına son verilmesi talebi ile davacı sendika tarafından yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare mahkemesince; davalı idarenin tüm birimlerinin mesai takibinde anılan yöntemin kullanılmadığı, uygulamanın gerçekleştirildiği birimin konumu ve vardiyalı çalışma sistemi nedeniyle personelin kontrol ve denetiminde güçlük yaşanması karşısında bahse konu uygulamaya geçildiği; yüz tanıma sisteminde personelin yüz görüntüsünün sayısal kodlara çevrilerek karşılaştırma yapmak suretiyle çalıştığı göz önünde bulundurulduğunda, yapılan uygulamanın veri kaydetme olarak nitelendirilemeyeceği gerekçesiyle, hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılan dava konusu işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı sendika, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu ileri sürmekte ve temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Anayasanın “Temel Hak ve Hürriyetlerin Niteliği” başlıklı 12. maddesinde, “Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder.” kuralına; “Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması” başlıklı değişik 13. maddesinde, “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” kuralına; “Özel Hayatın Gizliliği” başlıklı değişik 20. maddesinde ise, “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir, özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin üstü, özel kağıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını el koymadan itibaren kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, el koyma kendiliğinden kalkar. Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.” kuralına yer verilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Özel Hayatın ve Aile Hayatının Korunması” başlıklı 8. maddesinde, herkesin özel ve aile yaşamına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahip olduğu; Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesinin “Mahremiyet Hakkı” başlıklı 17. maddesinde de, hiç kimsenin özel ve aile yaşamına, konutuna veya haberleşmesine keyfi veya hukuka aykırı olarak müdahale edilemeyeceği; onuru veya itibarının hukuka aykırı saldırılara maruz bırakılamayacağına, herkesin bu tür saldırılara veya müdahalelere karşı hukuk tarafından korunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 99 ve devam eden maddelerinde Devlet memurlarının çalışma saatleri ile günlük çalışma saatlerinin başlama ve bitme saatlerinin tespitine yönelik düzenlemelere yer verilmiş olmakla birlikte, kamu görevlilerinin mesaiye devam durumlarının kontrolü konusunda ayrıntılı bir yasal düzenleme mevzuatımızda bulunmamaktadır. İdarelerce, gelişen teknolojinin kamu hizmetlerinin etkin ve verimli yürütülmesini kolaylaştırıcı etki sağlaması amacıyla, kamu kesiminde kullanılmaya başlamasını doğal karşılamak gerekir. Ancak; teknolojinin kullanılarak kişisel verilerin kayıt altına alınması uygulamasının yukarıda belirtilen hükümlere uygun olması gerektiği kuşkusuzdur.
Bu bağlamda, personelin yüz tanıma sistemi ile mesai kontrolünün yapılması uygulamasının, temel hak ve hürriyetler içerisinde sayılan özel hayatın gizliliği ilkesi kapsamında kişisel bilgi veya kişisel verilerin alınması kavramları içinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Olayda, personelden kişisel veri alınması kapsamında olan “yüz tanıma sistemi” ile mesai takibi uygulamasının, kamusal alanda da olsa “özel hayatın gizliliği” ilkesi kapsamında bulunduğu açık olup, dava konusu işlem tarihi itibarıyla uygulamanın sınırlarını usul ve esaslarını gösteren bir yasal dayanağın bulunmaması, toplanan verilerin ileride başka bir şekilde kullanılamayacağına dair bir güvencenin mevcut olmaması göz önüne alındığında, yukarıda belirtilen temel haklar ve Anayasal ilkelerle bağdaşmayan dava konusu işlemde ve davanın reddi yolundaki mahkeme kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
ÖRNEK :
GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ
- Anayasanın “Temel Hak ve Hürriyetlerin Niteliği” başlıklı 12. maddesinde, “Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder.”
- “Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması” başlıklı değişik 13. maddesinde, “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir.
- Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
- “Özel Hayatın Gizliliği” başlıklı değişik 20. maddesinde ise, “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir, özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin üstü, özel kağıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını el koymadan itibaren kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, el koyma kendiliğinden kalkar.
- Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.”
- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Özel Hayatın ve Aile Hayatının Korunması” başlıklı 8. maddesinde, herkesin özel ve aile yaşamına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
- Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesinin “Mahremiyet Hakkı” başlıklı 17. maddesinde de, hiç kimsenin özel ve aile yaşamına, konutuna veya haberleşmesine keyfi veya hukuka aykırı olarak müdahale edilemeyeceği; onuru veya itibarının hukuka aykırı saldırılara maruz bırakılamayacağına, herkesin bu tür saldırılara veya müdahalelere karşı hukuk tarafından korunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir.
- 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 99 ve devam eden maddelerinde Devlet memurlarının çalışma saatleri ile günlük çalışma saatlerinin başlama ve bitme saatlerinin tespitine yönelik düzenlemelere yer verilmiş olmakla birlikte, kamu görevlilerinin mesaiye devam durumlarının kontrolü konusunda ayrıntılı bir yasal düzenleme mevzuatımızda bulunmamaktadır.
- Personelden kişisel veri alınması kapsamında olan “yüz tanıma sistemi” ile mesai takibi uygulamasının, kamusal alanda da olsa “özel hayatın gizliliği” ilkesi kapsamında bulunduğu açık olup, dava konusu işlem tarihi itibarıyla uygulamanın sınırlarını usul ve esaslarını gösteren bir yasal dayanağın bulunmaması, toplanan verilerin ileride başka bir şekilde kullanılamayacağına dair bir güvencenin mevcut olmaması göz önüne alındığında, yukarıda belirtilen temel haklar ve Anayasal ilkelerle bağdaşmayan dava konusu işlemde ve davanın reddi yolundaki mahkeme kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
- KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ İÇİN ALINAN EMSAL KARAR İÇİN TIKLAYINIZ.
- Umarız haksız, hukuksuz, mesnetsiz bu karardan bir an evvel vazgeçer ve gereğini yaparsınız, yeniden tüm ilgili ve muhataplara arz ediyoruz ki ; Ahi Evran Üniversitesi bizim, rektör hocam da bizim,Mis kokulu çayları ikram eden ablada bizim, kaldırımdaki parke taşı da bizim,Türkiye ye Mal olmuş üniversitemizi ehil olmayan, kanunsuz işler yapan yöneticileri,çalışanları uyarmak da işi de bizim, Düşmanımız kin dir bizim, kamu alem bir dir bizim anlayışı ile GAZETECİLİK YAPMAYA ÇALIŞAN BİZLER DE SİZİNİZ…..
Comments
YORUM BIRAK
YORUMLAR
-
galip 19 Ocak 2018 20:50
helal olsun sizin gibi karakterli üç beş haberci daha olsa süper olur