HANGİ PEYGAMBER’E İNANALIM ?

Yüce kitabımız da Allah peygamberimize hitaben ‘’ Ey Peygamber, de ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayıcıdır; merhamet sahibidir (Ali İmran 31)’’buyurmaktadır.
Burada geçen uymak kelimesinden bir çok mana ve anlam çıkarılabilir. Mesela uymak: tabi olmak, örnek almak, taklit etmek, sevmek gibi bir çok manası vardır.
Şimdi sormak istiyorum : Nasıl bir peygambere uyalım? Örnek alalım ve hatta yaptıklarını taklid edelim. O’ NA BENZEMEYE ÇALIŞALIM?
Günümüzde Kendine Gel demeyip te , bana gel diyenlerin anlattığı peygambere mi uyalım?
Veya; ‘’Sizden herhangi bir ücret istemeyenlere uyun. Onlar doğruyu ve güzeli bulanlardır(Yasin Suresi,21)’’ diye ayet varken, anlattıkları ve bazı ritüelleri uygulamak için ücret isteyen hocaların anlattığı peygambere mi uyalım ?
Ve ya; Değişik zamanlarda rüyalarına giren, bulundukları mecliste görünmeden oturan, rüyalarında tweet atmalarını emreden, hatta kamyonlarına binen zavallıların anlattığı peygambere mi uyalım?
Ve ya; Devamlı konuştuğu söylenen, devamlı emirler yağdıran, nehyeden , Bir milyondan fazla sözü(!) yazılan, otururken bir an da kafasını kaldırıp bir şeyler söyleyen (nerde niçin ve nasıl söylediği de anlatılmayan) bir peygamberi anlatıp ta ; tıpki anlattıkları gibi, oturan, devamlı emirler yağdıran, devamlı bir şeyler söyleyen, söylediklerini kendilerinin uygulamadığı, oturdukları tahtlarda ve kürsülerde anlattıklarını ve konuştuklarını etrafında ki zavallıların yapmasını emreden, hiç meydanlara çıkmayan hocaların anlattığı peygambere mi uyalım?
Ve ya; Aynı Hristiyan ruhbanlarında olduğu gibi dünya ile ilgili hiçbir işi olmayan, dünyayı arkasına bırakmış, gözleri hep ufukta, bir parmağı ile dünyayı sallayan, bu özelliklerinden dolayı hiçbir zaman taklid edemeyeceğimiz, erişemeyeceğimiz ve örnek olarak da alamayacağımız bir peygambere mi uyalım ?
Ve ya ; Herkesin içerisinde Uzun boylu duran, sesi herkesten gür çıkan, kokusu bile miskü amber olan, taharet suyu bile şerif olarak kabul edilen, sakalından, nalınından, sümüğünden medet umulan, bir peygamberi nasıl örnek alırız ve taklid edebiliriz?
Ve ya; Hicret manasının önemini, Hicretin devlete olduğunu değilde, Hicrette ve mağara da yaşadıkları anlatılan peygambere mi uyalım ? Ve nasıl örnek alalım ?
Ve ya ; Cihad meydanının yiğidini değilde , pısırık bir şekilde devamlı ağladığı anlatılan, bana ne olacağını bilmem diyen değilde , cennetle müjdeledikleri anlatılan, Mekke de kalırken bir gece Hz. Ali ile kabe ye girip gizli bir şekilde putları kırıp sabotaj yapan peygamberi değilde , mucizeleri anlatılan peygambere mi uyalım.? Bunu mu taklid edelim?
Ve ya; Kızı hz Fatıma’ ya ve Halası Safiyye’ ye ‘’Benim peygamberliğime güvenmeyin. Vallahi ben bile bana ne olacak bilmiyorum’’ diyen peygambere mi , yoksa bugün aynı Kiliselerdeki gibi günah çıkartan, tevbe alıp, sırattan kibrit kutusu ile geçirebilecek, kabirde benden olanlar azap çekmeyecek, ve hatta yanmaz kefen icad eden hocaların anlattığı peygambere mi inanalım?
Ve ya; Yeri geldiği zaman Allah ayetlerinde şiddetli bir biçimde hatasından dolayı uyardığı ve hatta ‘’Bu ayet benim saçımı ağırttı’’ diyen peygambere değil de, zina ederken bile yakalansa dahi bir hikmeti vardır diye bilinen hocaların anlattığı peygambere mi inanalım?
Ve ya; Kabe de ibadet ederken Ebu Cehil’in kendisine ve Allah’ a etmiş oldukları hakaretler sonucunda bir hışımla üzerine yürüyüp, elini gözüne uzatıp celalli bir şekilde ‘’Vallahi ben senin gibilerini kahretmek için geldim’’ diyen bir peygamberimi örnek alabiliriz. Yoksa Allah’ı bu dünyaya karıştırmayan, devletin imkanlarından gül gibi geçinip giden , etliye sütlüye karışmayıp ruhban bir hayat yaşayan hocaların anlattığı peygamberi mi örnek alalım?
Peygamberimizi tanıyalım. Birilerinin anlattığı gibi değil de Allah’ın anlattığı gibi. Allah’ın bize tanıttığı gibi. , Uymamızı ve örnek almamızı emrettiği gibi. Kur an da belirtildiği özellikleri gibi Alemlere rahmet olarak gönderilen, Çok merhametli olan, Allah’ın hükmü ile hükmeden, gaybı bilmeyen , sokakta, çarşıda Pazar da dolaşan, cihad meydanlarında boy gösteren, kafirlere karşı bir dağ gibi duran, hata yapan, inananları rahmet pınarından su içeren, dışarıdan biri geldiğinde hanginiz Peygamber diye soruya muhatap olan, BİR İNSAN olan, daha özelliklerini saymakla bitiremeyeceğimiz bizden biri, içimizden biri, gülen, ağlayan, konuşan, çalışan gönül elçisi, Rabbimizin Resulü ancak örnek alınır. Ancak bu şekilde sünneti uygulanabilir.
O’na inen vahyi kalplerimize indirirsek ona tabii oluruz. O’na inen din hayatımıza yön verirse O’ na tabii oluruz. Konu çok uzun. Burada şimdilik kesiyorum.
Selam ve dua ile…