PEKİ, YA İDAM İSTEYENLER, İDAM EDİLİRSE!

Seçimden sonra seçim sonuçlarını değerlendireceğimiz bir ortamda, maalesef  küçük yaşta kız evlatlarımızın yaşadığı vahşetler bir anda gündem konusu  oldu. Ülkemizde bu ardı ardına gelen  vahim olaylar toplumumuzda  infial yaratırken, idam yasası tekrar gündeme geldi. Bazı siyasilerimiz, Sivil toplum örgütleri, yazarlarımız ve toplumun birçok kesimi vatan hainlerine ve bu derecede aşağılık eylem ve zulümde bulunan herkesin, […]
Genel - 12 Temmuz 2018 01:16 A A

Seçimden sonra seçim sonuçlarını değerlendireceğimiz bir ortamda, maalesef  küçük yaşta kız evlatlarımızın yaşadığı vahşetler bir anda gündem konusu  oldu. Ülkemizde bu ardı ardına gelen  vahim olaylar toplumumuzda  infial yaratırken, idam yasası tekrar gündeme geldi.

Bazı siyasilerimiz, Sivil toplum örgütleri, yazarlarımız ve toplumun birçok kesimi vatan hainlerine ve bu derecede aşağılık eylem ve zulümde bulunan herkesin, cezaevlerinde devletimizin ekmeğini ve nimetlerinden faydalanarak nefes almalarına haklı olarak tepki gösterdiler.

Tüm bu görüşlerin doğruluğuna bende katılıyor ve destekliyorum.

Fakat gözden kaçırdığımız ve işi sloganlaştırdığımız İDAM konusu neye göre, kime göre, hangi evrensel kriterlere göre, hangi hukuk kurallarına göre, hangi hükümete veya iktidara göre çıkacak.?

Çok eskiye gitmeyelim.

28 Şubat döneminde hakkında idam kararı çıkan, bu çıkan kararlardan dolayı yurtdışına çıkan bazı şahıslar, bugün televizyonların karşısında, bazı vakıfların başında hatta ve hatta iktidar partisine  akıl hocalığı  yapıp yol gösteriyorlar. O zaman HAİN olan ve hakkında İdam kararı verilen kişiler,  bu gün TV ekranlarının başköşelerinde  kahramansa ne olacak?

Ergenekon sürecinde TERÖR Örgütü kurmak suçlaması ve vatana İhanet  ile yargılanan Paşalar, Kumpas ortaya çıkmasa idi ve İdam kararı uygulansa idi ne olacaktı?

Yine bugün alçakça darbe yapmaya kalkışanlar, milletin hakkını yiyip soruları çalanlar, devlet içerisinde Devlet kuranlar,  sadece vatana değil ümmete bile ihanet eden suç ve terör şebekeleri için bu gün idam kararı çıksa, ileride bu oluşum olur ya, bir şekilde iktidara gelse veya etkilese  ( ki bu  millet buna Müsaade etmez) şu an bu hainlerin idamını isteyenlere,  yine bu hainler bu idam yasasını uygulamaktan zerrece tereddüt göstermezler.

Dün ülkemizin varlığına ve birliğine kasteden alçakların kullanmış olduğu tankın önünde siper olanlar , onların iktidarında “ Devletin tankının ve askerlerinin görevini yapmasını engellemek, baş kaldırmak” ve “VATAN HAİNİ” suçlamalarına maruz kalıp idama ve müebbede mahkum edilmeyeceğimizin  kim garantisini verir.

Yarın her yıl kutlanması kararlaştırılan 15 TEMMUZ gecesinin, ihanet gecesi olarak kabul edilmesinin olmayacağının garantisini kim verebilir.

 

Ülkemizde maalesef hukukun üstünlüğü değil de yasaların ve kanunların üstünlüğü geçerlidir. Yasalarda kişilere göre, iktidarlara göre, sürekli revize edilip yön verilmektedir.

Asıl mesele idamdan çok ADALET tir. Adalet evrenseldir. Her insan ve hatta her bitki ve hayvanlar için geçerlidir. Adaletin  olmadığı yerde ADAVET hakim olur. ADAVET le yönetilen ve uygulanan yasalar ise Hukuk değil  ZULÜM dür.

Adavetle ve kanunlarla bu işler yürütülemez. Senin kanunun, benim yasam olur. Kanunlar senin veya benim destek verdiğim iktidara göre değişebilir.   İdamlarda senin veya benim desteklediğim hükümete göre değişebilir ve değişmektedir. Güç kimde ise siyasi erk ve iktidar kimde ise kendi iktidarını korumak ve kudretini  göstermek için HUKUK kuralları  değil de yasalar çıkartır.

Burada hiçbir iktidarı suçlamıyorum. Maalesef son 500 yıldır yaşadığımız topraklar ADALET le değil de,  kanunlarla ve yasalarla yönetilmiştir.  Kanunlar ve yasalar her zaman  adaleti sağlamamaktadır.  Adaletin üzerine bina edilmeyen her şey zulümdür. Aynı 12 Eylülde ülkemizin sağcı ve solcu gençlerinin idam edildiği veya İstiklal mahkemelerin de KEL ALİ’lerin yüzlerce insanı idam ettiği gibi.

Peki ADALET nedir? Adalet bu dünya üzerinde ve hatta tüm kainat üzerinde her şeyin yerli yerinde , bir düzen ve ölçü  içerisinde olmasıdır. Tıpkı dünyamızın hem kendi ve hem de güneş etrafında dönmesi gibi. Tıpkı karpuzun yerde, armudun ağaçta büyümesi gibi. Ve yine Bir bebeğin  normal yollardan 9 ay da doğması ve anne sütünden hemen faydalanması gibi. Eğer sen  zaruret hariç normal yollardan değil de başka yollardan doğum yaptırır, anne sütü değil de başka bir gıda vermeye çalışırsan bu  adalet olmaktan çıkar, ölçü bozulur, Anneye ve bebeğe zulüm yapmış olursun. Annenin normal doğumu ve bebeğin anne sütünden faydalanmadı  olması ADALET, Zaruret dışında bebeğin başka yollardan doğumu ve alması gereken anne sütü yerine başka gıdaların verilmesi ZULÜMDÜR. Zulüm Adaletin zıttı dır. Zulüm Her şey yerli yerinde iken, yerlerinden oynatmak, çarkın dişlileri arasına çomak sokmak, düzeni olması gibi normal akışında değil de, keyfi, nefsi ve menfaat üzerine değiştirmek, terazisi ve ölçüsü  ile oynamaktır. Zulüm ile ADALET SU VE ATEŞ GİBİDİR. İkisi bir arada olmaz. Bir yerde adalet yoksa zulüm vardır.

İşi ehline vermek yerli yerine koymak, ölçülü davranmak  ADALET; işi yandaşa vermek, ölçüsünü bozmak ZULÜM dür.

Adalet hastane açmak değil, hasta olanların sayısını azaltmaya çalışmaktır.

Adalet yol yapmak değil, yolda kalanların sayısını azaltmaktır.

Adalet okul açmak değil, diplomalı  cahillerin sayısını azaltmaktır.

Adalet cezaevi açmak değil, insanların suça bulaşmaması için ıslah edici tedbirler ve önlemler almaktır.

Adalet huzur evi açmak değil, anne ve babaya merhameti öğretmektir.

Adalet idam etmek değil, Kişileri idam a götüren gayri ahlaki ve vatanın bölünmez bütünlüğüne tehdit oluşturacak her türlü konularda suç teşkil edecek konuların, eylemlerin nedenlerini ortadan kaldırmaktır.

Adalet Mihenk taşıdır. Her şey bu ölçü ile değerlendirilmelidir. Bana göre, sana göre ADALET anlayışı olmaz. Değişmezdir. Değiştirildiğinde zulüm ortaya çıkar. Yasalarla değil de adaletle hükmetmemizi bizi bizden daha iyi bilen bizlerin yaratıcısı emretmektedir.  Ekmek gibi, hava gibi su gibi ihtiyaçtır.

Kısır tartışmaların yoğunlaştığı bu dönemde, tabii ki İdamı sonuna kadar desteklemekteyim. Ama idam edenler kadar idama götüren adaletsiz düzeninde sorgulanması lazımdır. Bizim veya sizin iktidara göre idam kelimesinin yerine adalet terazisi üzerine İdam kararının çıkması lazımdır.

Bugün İDAM diye haykıran herkesin öncelikli olarak yapmaları gereken en önemli iş ADALET in tesis edilmesi için mücadele vermektir. Çünkü adalet üzerine kurulmayan darağacı da zulümdür. Adalet olursa her şey yerli yerinde olursa inanın bu tip konular ülkemiz gündemine  gelmez. Ama yerli yerinde olmayan her şeyi karıştırıp, şuna göre, bize göre, nabza göre şerbet vermeyle, gücü elde tutmak için, evrensel olmayan y hükümler uygulatılırsa ve buna göre yasalar  ve kanunlar çıkartılırsa bugün İDAM kararının çıkmasını arzulayan benim gibiler, yarın darağacında sallandırılabilir.

Aynı adalet isteyen İbrahim (as) ın NEMRUD’ UN mancınıklarında idamına karar verilmesi gibi..

 

 

Comments

comments

Bu haber 7017 kez okundu.
Genel - 01:16 A A
BENZER HABERLER

YORUM BIRAK

YORUMLAR

Hiç yorum yapılmamış.