TORBACILARI GÖMELİM Mİ?

İçişleri Bakanımız geçenlerde  Kolluk kuvvetlerine seslenerek :’’Torbacıların ayaklarını kırın, suçu benim üstüne atın’’ diye  bir açıklamada bulundu. Yazacaklarım kesinlikle torbacıları savunduğum  manasında anlaşılmasın.  İnsanlarımızın akıl ,mal, can, düşünce ve nesil emniyetini  bozacak her türlü davranış , eylem, satış, aracılık en hafif tabirle alçaklıktır. Uyuşturucu satmakta aynı bu şekilde aşağılık bir suç ve müeyyidesi ağır olmak […]
Genel - 9 Ocak 2018 13:36 A A

İçişleri Bakanımız geçenlerde  Kolluk kuvvetlerine seslenerek :’’Torbacıların ayaklarını kırın, suçu benim üstüne atın’’ diye  bir açıklamada bulundu.

Yazacaklarım kesinlikle torbacıları savunduğum  manasında anlaşılmasın.  İnsanlarımızın akıl ,mal, can, düşünce ve nesil emniyetini  bozacak her türlü davranış , eylem, satış, aracılık en hafif tabirle alçaklıktır. Uyuşturucu satmakta aynı bu şekilde aşağılık bir suç ve müeyyidesi ağır olmak zorundadır.

Bu tesbiti yaptıktan sonra bu TORBACI diye tabir ettiğimiz, toplumumuzun ve hatta ailemizin içinde bile olabilecek kişilere yönelik, el ayak kırma hadisesine değinmek istiyorum.

Beyler çok olmadı. Üzerinden 2 yıl bile geçmedi. Ne çabuk unuttunuz. Ankara ‘nın meşhur semtlerinde torba tutan ne kadar genç  varsa istisnasız  , hepsi Allah için, vatan için, bayrak için  15 Temmuz gecesinde tankların önünde canlarını ortaya koydular.   İçlerinde bir çok Şehid ve Gazi var. Bu kişiler arasında gece aleminde ve kaldırımlarda çalışan,  etini pazarlayan, pazarlamaya zorlanan ve zorunda olan  hayat kadınları bile vardı.   Bu insanlar bizim insanlarımız. Bu işler  sadece polisiye tedbirlerle bitirilmez, bitirilemez. İster el kırın , ister kafa kırın bu şekilde hiçbir yere varamayız.  Cezaevleri Torbacılarla dolup taşıyor.  Allah rızası için o TORBACI diye aşağıladığımız insanlara hiç sordunuz mu derdiniz ne diye ? Neden bu eylemi yapmak zorunda olduklarını , bu işin sosyal, psikolojik ve ekonomik olarak neden yaptıklarını hiç araştırdınız mı? Yaptığınız araştırmalar ve raporlardan tespit ettiğiniz problemlerin giderilmesi için ne gibi uygulama ve çalışma içerisine girildi?

Evet  , anlaşılan  geniş kapsamlı bir araştırma yapılmış. Sorun tesbit  edilmiş ve çözüm olarak kafa kol kırmak keşfedilmiş. Çok güzel !  Sinek misali  bataklık dururken , torbacılarla uğraşmaya devam edelim.  Adı üstünde bu torbacıların torbalarını kimler dolduruyor? Bu  sinek üreten bataklıkların sahipleri kimler ve hangi örgütler?  Bu Bataklık Anonim Şirketinin sahipleri BARONLAR kimler?  Bu Baronların Galerileri var. Otobüs firmaları var. Fabrikaları var. Resmi tefecilik kurumları var. Bellerinde taşıma ruhsatlı tabancaları var. Hatta irili ufaklı orduları var. Çeteleri var. Var babam var. Ama onlar torbacı değil.  Onların Elini  ayaklarını  kırmaya gerek yok. O baronlar  ülkemizin en güzide ve saygın (bazı)  İŞADAMLARI.  Bu Bazı İŞADAMLARI  her yıl  vergi rekortmenliğine oynarlar. İstihdam yaparlar. Medyada boy boy poz verirler. Birde bazen bu Baronlar ‘’ HAYIRSEVER İŞADAMLARI şöyle.. şöyle… yaptı’’ diye ballandıra ballandıra  haber konusu bile olurlar. Bu Baronları bırakalım. Vuralım torbacıya, vuralım Abalıya, Vuralım Kahbeye. Öylemi?  Gerçekten mükemmel bir çözüm.  Çevremizde bu yapıda olan insanların hangi birinin saçını okşadık. Hangisi yaptıkları bu eylemlerden zevk aldığını söylüyor.   Hangisine şefkat ve merhamet gösterdik.  Rahmet ve Merhamet sahibi olan Yaradanı tanıttık mı? Kendimiz bile nasıl bir Allah; tanımıyoruz, TANITTIRMIYORLAR. Rabbimizin elçisini, alemlere rahmet olarak gönderilen EFENDİMİZİ  tanıyıp tanıttıkmı?  Bu illete bulaşanların kalbini ne ile dolduramadığımızın farkına vardık mı? Allah bile Tevbeleri kabul ederken bu insanlarımızın tevbe edebilmeleri için ne gayret gösterdik?

Evlenmenin 50 BİN TL  ama zinanın 50 TL  hallolduğu ülkemizde hangi gençleri evlendirdik, kaç kişiyi yuva sahibi yaptık? Kaç suça bulaşmış insanlarımızı ISLAH ettik?

Devletimizin bazı gelir kalemlerine bakıyoruz: Faiz geliri var. Kumar geliri var. Genelevi geliri var. Alkol geliri var. Hatta uyuşturucu geliri bile var. O nasıl oluyor derseniz açın TV lere bakın. RTÜK denetimindeki TV kanalları milletimizin, gençlerimizin, çocuklarımızın aklını  nasıl uyutuyor ve uyuşturuyor.  Bu gelirler kurumlarımıza nasıl pay ediliyor. Bütçede ne kadar yer tutuyor?  Bu bütçeden pay alan Diyanetin memurlarının arkasında hepimiz  saf tutuyoruz. ‘’Niyet ettim ALLAH rızası için namaz kılmaya, UYDUM imama’’.  İmamlarda artık Allah’a mı uyuyor –uyduruyor veya 657 sayılı’’ Devlet Memurları Kanununa’’ mı uyuyor –uyduruyor orasını Allah bilir.    Alltan ısıtmalı üstten soğutmalı, bilmem şöyle  taşlı, şu kadar şerefeli sarayları bile kıskandıracak camiler yapıyoruz. Dünyanın parasını harcıyoruz.  O camiler de ibadetimizi de gayet huşu içinde yerine getiriyoruz(!). Bu vecibelerimizi yerine getirken Rabbimizin vadettiği ,  Altımızdan akacak ırmakları düşünüyoruz. Sonra da Cennete kaç tane HURİ kazanacağız diye oturup utanmadan sıkılmadan  hayal ediyoruz. Bu mu Müslümanlık.  Vallahi ben bu Dinden değilim ve benim böyle bir dinim yok.   Bizim Rehberimiz Peygamberimiz gibi kuru toprak üzerinde bir hasır üstünde namaz kılmanın Huşu ve manevi atmosferi bu yukarıda belirttiğim saraylardan daha güzel ve ihlaslıdır.  Sadece mescid özelinde değil açılışlarda, çeşitli programlarda ve saymakla bitiremeyeceğiz Harcanan ve onca israf edilen bu paralarla kaç yetim doyurulur, kaç gencin elinden tutulur, kaç yuva kurulur, bu bataklıktan kaç ocak huzur bulur? Hesabını yapın artık.

Buna karşılık  Rabbimizde  bataklıklarıda ,belaları da,  torbacıları da , sinekleride , çekirgeleride çoğaltıyor.  Her gün başımıza taş yağıyor, farkına bile varmıyoruz.  Acı olan ise o yağan taşları farketmeyip  ,halen torbacılarda, hırsızlarda, katillerde ve hatta ABD ve İsrailde,   Dış Güçler de suçlu arıyoruz. Cambaza bak demeye devam ediyoruz.

Torbacıların ayaklarını kırın diye talimat veren sayın bakanım!  Torbacıların ayaklarını kırmaya, Sınırlarda dolaşıp askerlerimize şevk ve cesaret veren konuşmalara, mecliste AK Partide hiçbir tane FETÖ intisaplı vekil olmadığına KEFİL olma konularına biraz ara verip Asli işlerinizden olan İçişleri bakanlığı Personeli ile de biraz ilgilenmenizi sizden rica ve talep ediyorum.  Siz tüm bu işlerle meşgulken Bakanlığınız da Mülkiyelilerin ve müfettişlerin  hali içler acısı.  Birileri  dosya kapatıyor, Birbirlerinin usulsüzlüklerini ve yolsuzlukların üzerini örtüyor. Hukuksuzluklar dizboyu.          birbirlerini nasıl kolladıkları  ve yapılan hukuksuzlukları  görmüyor.  Ama Hangi dosya kapanırsa kapansın. Allah’ın huzurunda tüm dosyalar açılacaktır.  Malum kendisi daha önce partinin Teşkilatlardan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Teşkilatlardan sorumluydu.  Ne hikmetse Şimdi ki Genel Başkan Yardımcısı  o zaman kurulan teşkilatları temizleye temizleye bitiremiyor.   İnşaallah O dönemdeki gibi İpin ucu kaçmaz.  Yetimin malı yenip heba edilmez. Hesabı bu dünyada sorulur.

Sayın Bakanımız Maşaallah  ülkemizin en ücra köşeleri ve  sınırlarında çok geziyor. Kahraman Mehmetçiklerimize  moral motivasyon veriyor. Güzel şevkli ve heyecan dolu konuşmalar yapıyor milleti coşturuyor.   Mecliste Fetö’ye intisaplı hiç bir vekilin olmadığına KEFİL oluyor (Bunu da buraya özellikle NOT düşüyorum). Torbacıların ayaklarının kırılması için kendini ortaya koyuyor.  Sayın Bakanım tüm bu işlerden fırsat bulursanız Bakanlığınıza da bi el atın. Bu işlerle uğraşırken galiba Ankara’yı  bence biraz ihmal ediyorsunuz.  Ankara’da  İçişleri Bakanlığı’na bağlı müfettişler, Mülkiyeliler meydanı sanki boş bulmuş gibi  keyfi soruşturmalar, var olan soruşturmaların üzerini kapatmalar, birbirlerinin hukuksuzluğunu örtbas etmek gibi değişik uğraşlar veriyorlar. Daha önce Ak Parti teşkilatlardan sorumlu Genel Başkan Yardımcılığınız zamanında yapılanan teşkilatların hali ortada. O zaman ki gibi ipin ucu kaçmaz inşallah.  Şimdi sorumlu Başkan temizleye temizleye bitiremiyor.  Benden hatırlatması…

Selam ve dua ile

Comments

comments

Bu haber 6419 kez okundu.
Genel - 13:36 A A
BENZER HABERLER

YORUM BIRAK

YORUMLAR

Hiç yorum yapılmamış.