Baba-Bilge-Deve
Ölmek üzere olan adam 3 oğlunu yanına çağırarak vasiyet eder. Oğullarım ben ölünce birbirinize düşmeyin diye 17 devemi aranızda paylaştırıyorum 17 devemin yarısı büyük oğluma 3 de biri de ortanca oğluma 9 da biri de küçük oğluma verin der.
Babaları öldükten sonra develeri paylaştırmaya çıkarlar fakat işin içinden çıkamazlar çünkü 17 ne 2’ye ne 3’e nede 9’a bölünemiyordur.
Çareyi köyün bilgesine danışmakta bulmuşlar. Bilge demiş ki; Benim bir devem var onu da katın develerinizin arasına.18 deveyi kolayca paylaşmışlar. Büyük çocuk 18’in yarısı 9 devesini, 18’in 3’de 1’i olan 6 deve ortancaya, küçük çocukta 18’in 9’da 1’i olan 2 devesini alır ve geriye yine 1 deve kalır.
Bilgede emanet verdiği 1 devesini alır kenara çekilir.
Bilgeye hayretle bakakalmışlar.
Bilge öyle kişi olsa gerek ki;
Darda kalıpta akıl sorulduğunda, işin içinden çıkılmaz hal olduğunda çözüm üretse, kendinden bir şeyler eklese bile yine kendinden hiçbir şey eksilmese…
Ey aklına, ilmine, bilgisine güvenen, Ey kendine üstünlük sıfatından isimler taktırıp sempatiden uzak haller takınan insanoğlu;
Bazı şeyler istenmez, hak edilir.
Davranışlar sizi tanıtır. Sözleriniz sadece olmak istediğiniz kişiyi tanıtır.
Bilge olmanın en büyük alameti ölçülü olmasıdır sanırım.
Bilgi edinmek, önünde kaşesi mührü olan masalarda oturmak, kimseyi bilge yapmaz. Bilgiyi iyi uygulayıp hayata geçirebilirse bu iş olur.
Bir insan hiçbir şeyi önemsiz diye atlamazsa hayat bildiklerini eyleme dökebilme fırsatı verecektir.
Farz edelim ki yaşadığımız toplumda babamızın pay etmekte zorlanacağımız 17 devesi var. Birileri diyebilmeli ki alın memleket şu bir devede benden, herkes kendi hesabını yapsın çekilsin.
Yukarıda ki bilge misali kendinden bir şey eksilmeyecek ve büyüklükte kendisini ispat edecektir.
İçinden çıkamayacağımız hesaplarımızın olmaması dileğiyle.